Nasıl Ortaya Çıkar ?

Zihinsel yetersizlik, bireylerde farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Doğum komplikasyonları, ateşli hastalıklar, travma, kazalar ve genetik bu etkenler arasındadır. Yani; zihinsel yetersizliğin nedeni doğuştan, doğum sırasında ya da sonradan oluşan bir durum olabilir. Zihinsel yetersizlik hafif, orta ve ağır düzeyde olmak üzere üç gruba ayrılabilir.

Zihinsel yetersizlik başını tutamama, emme refleksinin gelişmemesi, nesne-ses takibi yapamama, oturmada, yürümede, konuşmada yaşıtlarından geri olma gibi belirtilerle aile tarafından erken fark edilebilir.

Zihinsel Yetersizlik Durumu Fark Edildiğinde Ne Yapılmalı ?

Çocuğun durumu fark edildiğinde öncelikle çocuk saklanmamalı, aile ya da çevre tarafından etiketlenmesine izin verilmemeli, aile kendini suçlamamalı ve aynı şekilde çevrenin de aileyi suçlamasına izin verilmemeli; bunun için de aile ve çevre bilinçlendirilmelidir. Zihinsel yetersizlik akıl hastalıklarıyla karıştırılmamalıdır.

Zihinsel yetersizliği olan çocuğun eğitimine durumu fark edildiği anda başlanmalıdır. Çocuğun eğitimi diğer çocuklardan ayrılmadan, farklı olduğu vurgusu yapılmadan verilmelidir. Ailenin verdiği eğitimin yanı sıra çocuğun kurumsal olarak da eğitim alması gerekir. Bu çocuklar okul çağında devlet okullarının özel alt sınıflarında eğitimlerine başlayabilirler. Bunun yanı sıra özel eğitim ve rehabilitasyon merkezlerinde devletin sağladığı bireysel eğitimlerden de faydalanabilirler. Bu çocuklarımızın eğitiminde süreklilik çok önemlidir. Çocuğun eğitimi başladıktan sonra aile ve öğretmen iş birliği içinde olmalıdır. Eğitim sırasında, çocuğu rencide etmemek ve özgüvenini arttırmak adına aile de öncelikle çocuğun yapabildiği şeylerin üzerine düşmeli, sonra yapamadığı ya da yapmakta zorlandığı şeyler basitten karmaşığa doğru sıralanmalıdır. Zihinsel yetersizliği olan çocuklarda eğitimin oyunla verilmesi hem çocuğun sıkılmasını engeller hem de eğitime daha istekli hale gelmesini sağlar.

Zihinsel Engelliliğin Teşhisi ve Derecelendirilmesi

Zihinsel engelliliğin birçok belirtisi vardır. Örneğin zihinsel engelli bir çocuk:

• Oturma, kalkma, emekleme ve yürümeyi diğer çocuklardan daha geç olarak yapar.
• Daha geç konuşur veya konuşmasında sıkıntılar vardır.
• Öğrendiklerini çabuk unutur. Hatırlamada zorlukları vardır.
• Alışverişte, para hesabında zorlukları vardır.
• Sosyal kurallara uymada sıkıntısı vardır.
• Problem çözmede ve/veya mantıklı düşünmede sıkıntısı vardır.

Zihinsel engelliliğinin bir çok nedeni olabilir. Bilinen birçok faktöre karşılık halen zihinsel engelliliğinin %35’inde neden bilinmemektedir.

• Kalıtımsal nedenler (Genetik): Zihinsel engelliliğinin yaklaşık %5’inin nedeni genetik yapıyla ilgili olabilir.
• Doğuştan metabolik bozukluklar. Örneğin: Fenilketonüri, Tay-Sachs Hastalığı
• Kromozomal değişiklikler. Örneğin: Down Sendromu
• Diğer gen bozuklukları. Örneğin: Nörofibramatozis, Musküler Distrofiler, Tüberoskleroz
• Poligenik kalıtımla ilgili zeka geriliği.

Zihinsel engelliliği tanımlamak üzere geliştirilmiş pek çok test vardır. Zeka testi ile kişiden belli soruları cevaplaması ve bazı problemleri çözmesi istenir. Daha sonra test değerlendirilir ve kişinin zeka derecesi ölçülmüş olur. Uygulanan testlerin güvenilirliği birbirlerinden farklıdır.

Bu testler doğuştan var olan zeka yetisini değil deneyim ve öğrenim katkısı ile varolan zeka düzeyini ölçer. Dolayısıyla her zaman hata payı mevcuttur. Uygulanan testten veya çevresel koşullardan kaynaklanabilen hatalar, test sonucunu etkiler.

Testin Çeşidi: Zeka testleri kullanıldıkları toplumun kültürel yapısına uygun olmalıdır.

Testi Yapan Kişi: Zeka testi deneyimli psikologlar tarafından yapılmalıdır.

Çocuğun Yaşı: Yaş büyüdükçe zeka testinin güvenilirliği artar. 6 yaşın altında uygulanan testlerde hata oranı daha fazladır. Daha küçük çocuklara gelişim testleri uygulanır. Bu testlerle çocuğun yaşına uygun konuşma, sosyalleşme, hareket ve becerileri kazanıp kazanmadığına bakılır.

Çocuğun Test Anındaki Biyopsikolojik Durumu: Teste uykusuz, yorgun, aç bir şekilde alınan çocuktan normal performans beklemek hatalı olur.
Doğumdan itibaren özellikle eğitimli ailelerde merak uyandıran konulardan biri çocuklarının zeka düzeyidir. Gelişim döneminde çocuğun hareketleri ve tavırları çevresindekilerce hep izlenir. Ve hatta zeka testi yaptırarak tatmin olma isteği duyarlar. Zeka testleri merak giderme veya bir şeyleri ispat etme aracı değildir.

Gebelikte ve Doğum Sırasında Oluşan Nedenler

Bugün ABD’ de 600 çocuktan birinin fötal-alkol sendromu denen annenin özellikle gebeliğin ilk üç ayında yoğun alkol alması ile meydana gelen durumdan etkilendiği bilinmektedir. Ayrıca uyuşturucu kullanmanın ve sigara içmenin de zihinsel engelliliğine benzer durumlar ortaya çıkardığı bilinmektedir. Annenin gebeliği döneminde geçirdiği bazı hastalıklar (kızamıkçık, toksoplazma, sitomegalovirus vb.) bebeğin zihinsel engelli olmasına neden olabilir. Annenin gebeliği dönemindeki yüksek tansiyonu, bebeğe giden oksijen miktarının azalması gibi bebekte beyin hasarına neden olabilir. Zor doğumlar sonucunda oluşan beyin hasarları zihinsel engelliliğinin nedeni olabilir. Gebelikte gelişen nedenini tam olarak da bilemediğimiz hidrosefali ve mikrosefali gibi durumlara zihinsel engelliliği eşlik etmektedir.

  •  Anne karnındayken bebeğin geçirdiği enfeksiyon hastalıkları. Örneğin: Toksoplazma Enfeksiyonu.
  •  Annenin hamilelikte bilgisiz ve gereksiz ilaç kullanımı.
  •  Annenin hamilelikte zehirlenmesi.
  •  Annedeki beslenme bozuklukları.
  •  Annenin alkol kullanımı.
  •  Bebeğin anne karnında iken oksijensiz kalması
  •  Erken doğum
  •  Bebeğin anne karnındaki beslenmesinde yetersizlik.
  •  Zor doğumlarda bebeğin doğum kanalından geçerken oksijensiz kalması ya da travmaya uğraması.

Doğum Sonrası Nedenler

Uygun şekilde tedavi edilmeyen bazı enfeksiyon hastalıkları (boğmaca, kızamık, hemofiliz enfeksiyonlan vb.) zihinsel engelliliğinin nedeni olabilir. Beyin hasarının önemli nedenlerinden birisi beyni saran zarların veya beynin kendisinin enfeksiyonudur. Beyin travmaları da beyin hasarı ve zihinsel engelliliğinin neden olmaktadır.

• Merkezi sinir sistemi enfeksiyonları. Örneğin: Menenjit

• Kafa travmaları. Örneğin: Yüksekten düşme

• Havaleler

• Yeni doğanın ağır sarılığı

• Tiroid hormonu eksikliği

Çevresel Nedenler

İnciltilmiş veya ihmal edilmiş ya da normal gelişim dönemleri için ihtiyaçları olan fiziksel ve ruhsal ihtiyaçları karşılanamayan bebek ve çocuklarda geri dönüşümü mümkün olmayan öğrenme güçlükleri görülebilmektedir. Çevrede yaygın olarak bulunan (duvar boyaları, oyuncaklar, çeşitli konserve yiyecekler, trafiği yoğun bölgelerdeki hava kirliliğinden) kurşunun zehirlemeleri de zihinsel engelliliğinin nedeni olabilmektedir.

Eğer çevredeki uyaranlar yetersizse çevresiyle etkileşim içinde bulunan çocukta yalancı zeka geriliği denen durum oluşabilir. Bu, çocuğa doğduğu günden itibaren gösterilecek sevgi, şevkat, ilgi ve eğitici yaklaşımın önemini ortaya koymaktadır.

Zihinsel engelliliğin toplumda ne kadar sıklıkta bulunduğunu ve de her yıl topluma ne kadar zihinsel engelli kişinin katıldığını hesaplamak son derece zordur. Çünkü, hafif dereceli zihinsel engelliliğinin tanısı çok zordur, bu genellikle kötü okul performansına dayanır. Bu nedenle hafif zihinsel engelliliğinin sıklığı yerleşim yerleri ve sosyal sınıflar arasında belirgin farklılıklar gösterir, doğal olarak da, mevcut olana göre ancak az sayıdaki olgu tanımlanarak belirlenebilir.

Zihinsel engelliliğinin toplum içindeki sıklığının belirlenmesinde bir diğer sorun da, her geçen gün yeni olgu gruplarının tanımlanarak ekleniyor olmasıdır: Örneğin Prader – Willi sendromu 1956’da, Rett sendromu 1966’da ve Perinatal Sitomegalovirus enfeksiyonu 1970’lerde tanımlanmıştır.

Toplumda tüm engellilerin onda birini zihinsel engellilerin oluşturduğu kabul edilmektedir. Yapılan araştırmalar toplumun (saptanabildiği kadarıyla) %1’inin, hafif olgularla beraber en az %3’ünün zihinsel engelli olduğunu göstermektedir. Tüm dünya üzerinde, ‘orta ve hafif dereceli zihinsel engelliler’in alınması kaydıyla, en az elli milyon zihinsel engelli insan olduğu kabul edilmektedir ve 2025 yılına kadar bu engellilerin dörtte üçünün gelişmekte olan ülkelerde bulunacağı tahmin edilmektedir. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde nüfus artışı hızlıdır; öte yandan, eskiden erken yaşta ölen bu çocukların artık ihtiyaçları olan hizmetlerin verilmeye başlamasıyla da yaşam süreleri uzatılacak ve sonuçta sayı artacaktır.